Akciğer Kanseri Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Akciğer Kanseri Hakkında
Bilinmesi Gerekenler
Yazan Doç.
Dr. Ramazan Yıldız
Akciğer kanseri tanısı
kendisiyle birlikte birçok soruyu getirir ve açık, anlaşılabilir cevaplara
ihtiyaç duyar. Bu yazımız bu konuda yardımcı olacaktır. Akciğer kanserinin bazı
sebepleri ve korunma yolları hakkında bilgi sağlar ve hastalığın semptomları,
tespiti, tanısı ve tedavisini açıklar. Bu önemli bilgilere sahip olmak
hastalara ve ailelerine karşılaştıkları problemlerin üstesinden gelmesinde
kolaylık sağlar.
Akciğer kanserine
karşı araştırmalar ilerlemekte ve bu konuda bilgilerimiz artmaktadır.
Araştırmacılar akciğer kanseri ile ilgili daha iyi korunma, teşhis ve tedavi
yolları üzerindeki araştırmalarına devam etmektedirler.
Akciğerler
Solunum sisteminin bir
parçası olan akciğerler bir çift süngerimsi, koni şeklindeki organdan
ibarettir. Sağ akciğer soldan biraz büyük olup üç lob (kısım)’dan oluşurken sol
akciğerde iki lob vardır. Nefes aldığımızda akciğerler hücrelerimizin yaşaması
ve normal fonksiyonlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan oksijeni
alırlar. Nefes verdiğimizde ise akciğerler vücut hücrelerinin bir atık maddesi
olan karbondioksidi uzaklaştırırlar.
Akciğer Kanserini Anlamak
Akciğerlerde başlayan
kanserler mikroskop altındaki görünümlerine dayanılarak küçük hücre dışı
akciğer kanseri (KHDAK) ve küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) olmak üzere
başlıca iki gruba ayrılır. Akciğer kanserinin her tipinin büyümesi ve yayılımı
farklılık gösterir ve tedavisi de farklıdır.
Küçük hücre dışı
akciğer kanseri küçük hücreli akciğer kanserinden daha sıktır ve büyümesi ve
yayılımı daha yavaştır. Küçük hücre dışı akciğer kanserinin üç ana tipi vardır.
Kanserin kaynaklandığı hücre tipine göre adlandırılırlar: Yassı epitel hücreli
kanser (ayrıca epidermoid kanser olarak da adlandırılır), adenokanser ve büyük
hücreli kanser.
Küçük hücreli akciğer
kanseri, bazen oat (yulaf)hücreli kanser olarak da adlandırılan kanser, küçük
hücre dışı akciğer kanserinden daha az sıklıkta görülür. Akciğerin bu kanser
tipi daha hızlı büyür ve vücuttaki diğer organlara daha fazla yayılır.
Akciğer Kanseri: Kimler risk altında?
Araştımacılar akciğer
kanserinin birkaç sebebini buldular, bunların çoğu tütün kullanımı ile
ilişkilidir.
· Sigara: Sigara içimi akciğer
kanserine sebep olur. Tütündeki karsinojen olarak bilinen zararlı maddeler
akciğerlerdeki hücrelere hasar verirler. Zamanla hasar görmüş hücreler
kanserleşebilir. Sigara içicisinde akciğer kanseri gelişimini etkileyen
faktörler: sigaraya başlama yaşı, ne kadar uzun süre içtiği, günlük içtiği
sigara sayısı ve ne derinlikte içine çektiğidir. Sigaranın bırakılması bir
kişide akciğer kanseri gelişimi riskini oldukça düşürür.
· Purolar ve Pipolar: Puro ve
pipo içicileri içmeyenlere göre daha yüksek akciğer kanseri gelişimi riskine
sahiptir. Kişinin içtiği yıl sayısı, günlük içtiği pipo veya puro sayısı, ne
derinlikte içine çektiği kanser gelişimi riskini etkilerler. İçine çekmeyen
puro veya pipo içicileri dahi artmış akciğer, ağız ve diğer kanser tipleri
gelişme riski altındadırlar.
· Çevresel (Pasif) Tütün
İçiciliği: Başkalının sigara içmesine bağlı olarak çevresel tütün
içiciliğine maruz kalmak akciğer kanseri gelişme riskini artırır.
· Radon: Radon doğal olarak
toprak ve kayalarda olan görünmez, renksiz ve kokusuz radyoaktif bir gazdır.
Akciğerlerde hasar sebep olarak akciğer kanserine götürebilir. Madende çalışan
işçiler radona maruz kalabilirler ve ülkenin bazı yerlerinde radon evlerde
bulunabilir. Sigara içiciliği radona maruz kalmaktan dolayı akciğer kanseri
gelişme riskini daha da artırır. Kişilerin kendi evlerinde radon ölçümünü
sağlayan bir test geliştirilmiştir. Bir kere radon problemi düzeltilirse, şans
iyiye gitmektedir.
· Asbest: Asbest belli
endüstrilerde kullanılan, doğal olarak lif şeklinde bulunan bir grup minerale
verilen isimdir. Asbest lifleri kolayca parçalara ayrılmaya eğilimlidirler ve
bu parçacıklar havada yüzebilir ve kıyafetlere yapışabilirler. Bu parçacıklar
solunduğunda akciğerlere yerleşirler ve hücrelere hasar vererek akciğer kanseri
riskini artırırlar. Çalışmalar büyük miktarda asbeste maruz kalan işçilerde
akciğer kanseri gelişme riskinin maruz kalmayanlara göre 3-4 kat daha fazla
olduğunu göstermiştir. Bu maruziyet gemi yapımı, asbest maden ve üretimi,
izolasyon çalışmaları ve fren tamiri gibi bazı sanayi kollarında
gözlenmektedir. Sigara içen asbest çalışanlarında akciğer kanseri riski daha da
fazladır. Asbest çalışanları işverenler tarafından sağlanan koruyucu
ekipmanları kullanmalıdır ve tavsiye edilen çalışma ve güvenlik kurallarını
izlemelidir.
· Hava
Kirliliği: Araştırmacılar akciğer kanseri ile dizel yakıt ürünleri ve
diğer fosil yakıtları gibi havayı kirleten bazı atıklar arasında bir ilişki
tespit ettiler. Buna rağmen bu ilişkinin daha açık olarak ortaya konulması için
başka çalışmaların yapılması gerekmektedir.
· Akciğer hastalığı: Bazı
akciğer hastalıkları (verem gibi) bir kişide akciğer kanseri gelişme riskini
artırır. Akciğer kanseri veremin hasar verdiği akciğer bölgelerinden gelişme
eğilimindedir.
· Kişisel hikaye: Daha önce
akciğer kanseri geçirmiş olanlarda hiç akciğer kanserine yakalanmamış olanlara
göre ikinci bir akciğer kanseri gelişme riski daha fazladır. Akciğer
kanserinden sonra sigaranın bırakılması ikinci bir akciğer kanserinin
gelişmesini önleyebildiği tanımlanmıştır.
Araştırmacılar akciğer
kanserinin sebeplerini ve önlemeye yönelik tedbirleri araştırmaya devam
etmektedirler. Akciğer kanserinden korunmanın bilinen en iyi yolu sigarayı
bırakmak veya hiç içmemektir. Bir kişi sigarayı ne kadar erken bırakırsa o
kadar iyidir. Uzun yıllardır sigara içiyor olsanız dahi sigarayı bırakmaktan
fayda görmek için hiçbir zaman geç kaldığınız anlamına gelmez.
Semptomları Tanımak
Akciğer kanserinin
başlıca belirti ve bulguları:
· Kesilmeyen ve giderek kötüye
giden bir öksürük
· Sabit göğüs ağrısı
· Kanlı balgam
· Nefes darlığı, hırıltı veya boğuk
seslilik
· Akciğer enfeksiyonu veya bronşit
ile tekrarlayan problemler
· Boyunda ve yüzde şişlik
· İştahsızlık veya kilo kaybı
· Yorgunluk
Bu semptomlara akciğer
kanseri veya diğer durumlar sebep olabilir. Bir doktor tarafından
değerlendirilmesi önemlidir.
Akciğer Kanseri Tanısı Koymak
Semptomların sebebini
bulmak için doktorlar şahsın tıbbi öyküsünü, sigara içme hikayesini, çevresel
ve mesleki maddelere maruziyetini ve ailesel kanser hikayesini
değerlendirmelidir. Hekim aynı zamanda fizik muayene yapmalı ve akciğer grafisi
ve diğer laboratuar testlerini istemelidir. Eğer akciğer kanserinden
şüpheleniyorsa balgam sitolojisi (derin bir öksürmeyle elde edilen balgamdaki
hücrelerin mikroskopik incelenmesi) akciğer kanserini bulmada yararlı basit bir
testtir. Akciğer kanseri varlığını doğrulamak için akciğerden doku incelemesi
yapılmalıdır. Biyopsi (akciğerden alınan küçük bir doku parçasının patolog
tarafından mikroskop altında incelenmesi) bir kişinin kanser olup olmadığını
gösterebilir. Doku parçasını almak için birçok yöntem kullanılmaktadır.
· Bronkoskopi: doktorlar
bronkoskopu (ince, ışıklı bir tüp) ağısdan veya burundan sokarak nefes
borusundan aşağı inerek solunum yollarına bakarlar. Bu tüple hücre veya küçük
doku örneklerini toplayabilirler.
· İğne aspirasyonu: Göğüsten
tümör içine sokulan bir iğne ile küçük bir doku parçası alma işlemidir.
· Torasentez: Bir iğne
yardımıyla akciğerin etrafını saran sıvıdan kanser hücrelerini kontrol etmek
için örnek alınmasıdır.
· Torakotomi: Akciğer kanseri
tanısı koymak için bazen açık göğüs ameliyatı gerekebilir. Bu işlem hastanede
yapılması gereken büyük bir ameliyattır.
Hastalığın Evrelemesi
· Eğer kanser tanısı konulursa
doktorlar hastalığın evresi (yayılımını) öğrenmek isteyeceklerdir. Evreleme
hastalığın yayılıp yayılmadığını, eğer yayılmışsa vücudun neresine yayıldığını
bulmak için yapılır. Akciğer kanseri sıklıkla beyine veya kemiklere yayılır.
Hastalığın evresini bilmek tedavi planının yapılmasında hekime yardımcı olur.
Hastalığın yayılımını tespit etmek için bazı testler kullanılmaktadır:
· Bilgisayarlı Tomografi
(BT): Vücut bölgelerinin bir seri ayrıntılı görüntülerini ortaya koyan
bilgisayara bağlı bir x-ışınlama cihazıdır.
· Magnetik Rezonans
(MR): Vücut bölgelerinin ayrıntılı görüntülerinin çeken bilgisayara bağlı
güçlü bir mıknatıslı alan oluşturan bir cihazdır.
· Radyonükleer tarama: Bu
tarama kanserin karaciğer gibi diğer organlara yayılıp yayılmadığını gösterebilir.
Hasta orta düzeyde radyoaktif maddeyi yutar veya damardan verilir. Tarama
cihazı belli organlardaki radyoaktif madde düzeyini ölçüp kaydederek anormal
bölgeleri kaydeder.
· Kemik taraması: Kemik
taraması kanserin kemiklere yayılıp yayılmadığını gösterebilen bir tür
radyonükleer taramadır. Küçük bir miktarda radyoaktif madde bir damara enjekte
edilir. Bu madde kan dolaşımı içinde hareket ederek anormal kemik büyümesinin
olduğu bölgelerde birikir. Tarayıcı adı verilen bir cihazla bu alanlardaki radyoaktif
madde seviyesi ölçülür ve x-ışını filmi üzerine kaydedilir.
· Mediastinoskopi/Mediastinotomi: Mediastinoskopi
kanserin göğüsteki lenf bezlerine yayılıp yayılmadığını göstermede yardımcı
olabilir. Skopi adı verilen ışıklı görünen bir cihazla göğüsün merkezi
(mediasten) ve yakınındaki lenf bezleri incelenir. Mediastinoskopide skopi
cihazı boyundan açılan küçük bir insizyondan içeri sokulur; mediastinotomide
ise insizyon göğüste yapılır. Her iki işlemde de skopi küçük bir doku parçası
almak için de kullanılır. İşlem genel anestezi altında yapılır.
Akciğer kanserinin tedavisi
Tedavi kanserin türü
(küçük hücre dışı ve küçük hücreli akciğer kanseri), boyutu, yerleşimi, tümörün
yaygınlığı ve hastanın genel sağlık durumu gibi birçok faktöre bağlıdır. Birçok
farklı tedavi ve tedavi kombinasyonu akciğer kanserini kontrol etmek ve/veya
semptomları azaltarak hayat kalitesini düzeltmek için kullanılabilir.
· Cerrahi kanseri almak için
yapılan işlemdir. Doktorun yapacağı cerrahi tipi tümörün akciğerdeki
yerleşimine bağlıdır. Sadece akciğerin küçük bir parçasını almak için yapılan
işleme bölgesel veya kısmi rezeksiyon denilmektedir. Eğer cerrah akciğer bir
tam lobunu alırsa, bu işleme lobektomi adı verilir. Pnömonektomi bir akciğerin
tamamının alınmasıdır. Bazı tümörler büyüklükleri veya yerleşimleri nedeniyle
ameliyat edilemezler. Bazı hastalar da diğer sağlık sorunları nedeniyle
ameliyat olamazlar.
· Kemoterapi tüm vücuttaki kanser
hücrelerini öldürmek için kansere karşı olan ilaçlarının kullanılmasıdır. Tümör
akciğerden alındıktan sonra bile kanser hücreleri hala yakın dokularda veya
vücudun herhangi bir yerinde bulunabilirler. Kemoterapi kanserin büyümesini
kontrol temek veya semptomları ortadan kaldırmak için kullanılabilir. Kanser
ilaçlarının çoğu damara direkt enjeksiyon veya bir katater (büyük bir ven içine
yerleştirilen ince bir tüp) aracılığıyla verilir. Bazı kanser ilaçları hap
olarak verilmektedir.
· Işın tedavisi, radyoterapi adı da
verilmekte olan bu tedaviyle kanser hücrelerini öldürmek için yüksek-enerjili
ışınlar kullanılmaktadır. Işın tedavisi sınırlı bir alanı hedef almakta ve
sadece o bölgedeki kanser hücrelerini öldürmektedir. Radyoterapi cerrahi öncesi
tümörü küçültmek veya cerrahi sonrası ameliyat bölgesinde kalmış olan kanser
hücrelerine zarar vermek için kullanılabilmektedir. Doktorlar ayrıca
radyoterapiyi, sıklıkla kemoterapi ile birlikte, cerrahinin yerine birincil
tedavi olarak kullanmaktadır. Radyasyon tedavisi nefes darlığı gibi
semptomların giderilmesi için de kullanılabilmektedir. Akciğer kanserinin
tedavisinde radyasyon çoğunlukla bir makineden gelir(harici radyasyon).
Radyasyon direkt tümörün içine veya yakınına yerleştirilen bir implant
(radyoaktif madde içeren küçük bir hazne)2den de gelebilir (dahili radyasyon).
Klinik çalışmalar bir
çok akciğer kanserli hastada yeni tedavi yöntemlerini ortaya koymaya
çalışmaktadır. Bazı çalışmalarda bütün hastalar yeni tedavileri almaktadır. Diğer
çalışmalarda bir gruba yeni tedaviler verilirken diğer gruba kullanılmakta olan
standart tedavi verilmektedir. Araştırmalar sayesinde akciğer kanseri yeni ve
muhtemelen daha etkili tedavi seçenekleri keşfedilecektir.
Küçük Hücre Dışı akciğer Kanserinin Tedavisi
Küçük hücre dışı
akciğer kanseri olan hastalar birkaç yoldan tedavi edilebilirler. Tedavi seçimi
genellikle tümörün büyüklüğü, yerleşimi ve yaygınlığına bağlıdır. Cerrahi bu
tip akciğer kanserlerinin tedavisinde en sık kullanılan yöntemdir. Kriyocerrahi
(kanser dokusunu dondurup ve zarar veren bir tedavi yöntemi) küçük hücre dışı
akciğer kanserinin geç evresinde semptomları kontrol edebilmek için
kullanılabilmektedir. Işın tedavisi ve kemoterapi de hastalığın ilerlemesini
yavaşlatmak ve semptomları tedavi etmek için kullanılabilmektedir.
Küçük Hücreli Akciğer Kanserinin tedavisi
Küçük hücreli akciğer
kanseri hızlı yayılır. Birçok durumda, hastalık teşhis edildiğinde kanser
hücreleri vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır. Doktorlar tüm vücuttaki kanser
hücrelerini yakalamak için hemen hemen her zaman kemoterapi kullanırlar. Tedavi
ayrıca akciğerdeki veya vücudun diğer bölgelerindeki (beyindeki gibi) tümörleri
hedefleyen ışın tedavisini de içerir. Bazı hastalar beyinde kanser bulunmadan
da kafaya ışın tedavisi alırlar. Bu tedaviye koruyucu kafa ışınlanması adı
verilir ve beyinde tümör oluşumunu engellemek için verilir. Ameliyat küçük
hücreli akciğer kanserli hastaların küçük bir kısmında tedavi planının bir
parçasıdır.
Yan Etkiler
Kanser tedavisinin yan
etkileri tedavinin türüne bağlıdır ve her kişi için farklı olabilir. Yan
etkiler sıklıkla sadece geçicidir. Doktorlar ve hemşireler tedavinin muhtemel
yan etkilerini açıklamalıdır ve tedavi sırasında ve sonrasında olabilecek
semptomların giderilmesine yardımcı olabilecek yolları önermelidirler.
· Cerrahi akciğer kanseri için
büyük bir ameliyattır. Akciğer ameliyatı sonrası hava ve sıvı göğüste birikme
eğilimindedir. Hastaların sıklıkla çevrilmesine, öksürmeye ve derin nefes
almalarına yardımcı olunması gerekir. Bu aktiviteler geri dönüş için önemlidir,
çünkü geri kalan akciğer dokusunun genişlemesine ve fazla hava ve sıvının
ortadan kaldırılmasını sağlar. Akciğer kanser ameliyatının en sık yan etkileri
göğüste ve kollarda ağrı veya güçsüzlük ve nefes darlığıdır. Hastaların tekrar
enerji ve güçlerini kazanmaları için birkaç hafta veya aya ihtiyaçları vardır.
· Kemoterapi kanser
hücrelerinin yanında normal hücreleri de etkiler. Yan etkiler genelde belirli
ilaçlara ve verilen ilaç miktarına bağlıdır. Kemoterapinin en sık yan etkileri
bulantı, kusma, saç dökülmesi, ağız kuruluğu ve yorgunluktur.
· Işın tedavisi kemoterapide
olduğu gibi kanser hücrelerinin yanında normal hücreleri de etkiler.
Radyoterapinin yan etkileri genellikle vücudun tedavi edilen bölgesine ve
tedavi dozuna bağlıdır. Işın tedavisinin en sık yan etkileri boğazda kuruluk ve
yanma, yutma güçlüğü, yorgunluk, tedavi alanında deri değişiklikleri ve
iştahsızlıktır. Beyine radyoterapi alan hastalar baş ağrısı, deri değişiklikleri,
yorgunluk, bulantı ve kusma, saç dökülmesi veya hafıza veya düşünce süreci ile
ilgili problemlere sahip olurlar.
Şimdilerde klinik
çalışmalardan öğrenilenler sayesinde doktorlar tedavinin yan etkilerini kontrol
etme, azalma veya kaçınma yetisine sahiptirler.
Hasta Takibinin Önemi
Akciğer kanseri
sonrası hasta takibi çok önemlidir. Düzenli kontroller sağlık durumundaki
değişikliklerin fark edilmesi ve eğer kanser tekrar ortaya çıktıysa veya yeni
bir kanser geliştiyse, mümkün olan en kısa sürede tedavi edilmesini
sağlayabilir. Kontroller fizik muayene, akciğer grafisi veya laboratuar
testlerini içerebilir. Belirlenen süreç içerisinde akciğer kanseri olan
insanlar sağlıkları ile ilgili herhangi bir sorunu ortaya çıkışından sonra en
kısa sürede doktoruna bildirmelidir.